Gönül Ektiğini Biçiyormuş
Cam kenarına
yaslanmış içten içe ağlıyordu yitip giden yıllarına. Bir adama onca yılını heba
edişine. Öylesine uzak geliyordu ki yaşayabileceği güzel yıllarının olabilme
ihtimali. Karnındaki çocuğu olmasa çoktan çıkıp gitmişti hayat denen o yoldan. Seneler
geçiyordu ve elinden sadece doğacak bebeğini düşünmek geliyordu.
“Emek vermeden değer bilinmez” diye
düşünürdü Naz. Bebeği oldu üzerinden yıllar geçti. Kendi kaderini kendi
seçmişti. Kimseye söylenmeye hakkı yoktu biliyordu. Kendi ile kavgalıydı bu
yüzden.
Toparlanması gerektiğinin farkına
vardığında kalbi paramparça olduğu bir zamana denk gelmişti. İyi yürekli
kadınlar her zaman mı kırılırdı? Hiç mi kıymeti bilinmezdi bu kadınların?
Aylar
geçmişti o adamın hayatından çıkalı. Başı dimdik bir anneydi. Kadındı,
arkadaştı, dosttu. Hayatın bir oyunuydu her yaşadığı; iyi, kötü, çirkin gibi. Saçlarına
düşen aklar yağan karlar gibiydi. İçi buz tutmuştu.
Kalbini sürgülemişti ta ki gönlünün
ektiğini biçtiği güne kadar…
Yorumlar
Yorum Gönder