Mum Işığına Asılı Hayaller

 


                                             Mum Işığına Asılı Hayaller

Bıraktığı yaraları temizlemek için yola çıktığımda, hayatın bana sunmaya hazırlandığı tutarlı tutarsız yanlarını yaşamaya hazır mıydım inan hiç bilmiyordum. Dayana dayana sabrım da kalmamıştı yaşadığım olayların ardından. Uçurumun eşiğinde kaldığım günlerimin sayısını ne sen sor ne ben diyeyim.  Derman olmaya çalışanların eski yaralarının bandı olmaktan çok uzaktı ruhum. Birinin yarasına bant olmak, birini yarana bant olması da nedir!  Hayatım bunu sorgulamak için çok karışık olsa da dönüp durmuyor da değildi aklımda bu sorunun cevabı. Yarayı daha da kanatır cinstendi içimdeki hırpalanmış ruh. Hayallerimi uçurumun eşiğindeki salıncakta salladım durdum. Adı her neyse bir türlü vedalaşamıyorduk içimdeki hisle. Bırakmıyordu yakamı. Acısı içimde saklı olanların sessiz çığlıklarını duyuyordum. “İyilik gücün olsun!” dedim sonra. Hayallerimi heybeme yükleyip çıktığım yolda bir yanı eksik kalmış çocukları aradım yol buyunca. Durduğum her durakta daha da iyi hissediyordum kendimi. Yaraları iyileştikçe ben kendi yaralarımı unutmuştum. Onlarla gülüyor, eğleniyor, kitapla okuyor hatta onlara öyküler, masallar yazıyordum. Yazdığım masallara onların düşlerini dahil ediyordum. Resimler yapıyorduk; ailenin ne olduğunu bilmeyenlerin bir yanı hep eksik çiziliyordu bu resimlerde.  Kurduğumuz hayallerin neredeyse hepsini günün sonunda mumların ışıklarına asardık. Mum ışığı kendiliğinden sönerse dileğimiz olacaktı. Çocukların dünyasında olmasını istediklerine kavuşmaları bir mum ışığına bağlıydı çünkü. Saçlarını her tarayışımda, üzerlerini üşümesinler diye sıkı sıkı sardığımda, kendi yaralarımın üşüyen yanlarını sarıyordum oysa. Ellerinden her tutuşumda, gözlerine her bakışımda iyilikle güçlendiğimi fark ediyordum. Ne demişler “İyilik yap denize at.” Yaptığım iyilikler, dokunuşlar içimdeki o veda edemediğim ruh halimi yavaş yavaş dinginleştiriyordu. Bir çocuğun hayatına dokunmak, bilmediğim bir kenti keşfetmek gibiydi. Edirne’den Kars’a bildiğim, bilmediğim tüm çocuklarla kocaman bir dünya kurmuştum kendime. Her vedada buruk bir buse konduruyorlardı yanaklarıma. Sıkı sıkı sarılıp öğretmenlerine bırakıyordum onları. Yola çıktığımda haybeme ne doldurduysam dönüş yolumda daha fazlasıyla dolup taşıyordu hep. Beyaz yaka işimden istifa edip küçük bir köye yerleşme kararı aldım sonrasında. Aydın iline bağlı Söke’de Doğanbey köyüne yerleştim. Bu köy “Ege’nin en karakteristik köyüdür,” demişlerdi. Gerçekten de öyleydi. Kendim ekip biçmek, üretmek için yerleştiğim bu köy nasıl da iyi gelmişti ruhuma. Zeytin ağaçlarının gölgesinde oturup serinlemek, domatesin en güzelini yetiştirip yemek. Oturduğum ev eski taş konaktı. Sanırım çok uzun yıllar önce yapılmıştı. Konağın sahipleri çoktan göçüp gitmişti bu dünyadan. Çocukları ilgileniyordu kiralama işleriyle. Sosyal medya üzerinden edindiğim bilgiler sonucunda bulmuştum bu konağı. Oldum olası nostaljik ruha sahibimdir. Eskiye merakım çoktur. Eskiden ziyade yaşanmışlıklara, anılara değer veren bir yapım vardır. İlk yerleştiğim zamanlar elimden makinem eksik olmadan dağ, tepe, deniz her yerin resmini çekerdim. Sanata dair sevdam burada biraz daha depreşmişti. Denize manzarası olmasa da zeytin ağaçları, begonvil çiçeklerinin içinde kendime küçük bir dünya yaratmıştım. Sabah gün doğmadan kalkar günün ağarmasına yetişir, o ağarmanın içinde tüm canlıların telaşını izlerdim. Günün çoğunluğunu bahçemde geçiriyordum. Kendime yarattığım köşede yazın açık olarak, kışın kapalı kış bahçesi olarak kullanıyordum. Konağın bir odasını da ruhuma iyi gelen çocuklar için ayırmıştım. Mum ışığı sınıfı olarak. Hikayesi olan her şeyi severim. Sosyal medyadan ulaşabildiğim öğretmenler aracılığıyla birden fazla çocuğa ulaşabilmiştim. Bir yanı eksik kalmış çocuklar için açtığım bu sınıf, onların olmasını istedikleri dileklerini mum ışıklarına fısıldayacakları gibi tasarlamıştım. Kitaplar, kalemler, izleyebilecekleri çizgi filmler, el becerilerini geliştirebilecekleri çalışma alanları. İyilik yaptıkça gücümü yeniden topladım zamanla. Sonunu bilmediğim bu yola iyi ki çıkmışım diyorum şimdilerde.


Yorumlar

Popüler Yayınlar