Kekik Kokusu








Zor zamanlardan geçiyor olması her şeyi yitirdiği anlamına gelmese de yine de kanatları kırıktı. Konuşacak dermanı bile yoktu kimi zaman. Ne vakit geçmişe dalsa geçmeyen hiçbir yarasının olmadığını hatırladı. Her yara ayrı iz bırakmıştı lakin geçmişti. Acısı kalmamıştı. Daha önceden yaşadıkları gibi bunun da geçeceğini biliyordu. Geçmeyeceğini düşünmesi ona huzursuzluktan başka ne katacaktı ki?

Zilin çalması ile üzerine geçirdiği kırmızı sabahlığıyla kapıyı açtı Elefteria Hanım. Karşısında gördüğü manzara yüzünde gülümsemeye neden olmuştu. Gelen kız kardeşi Eftalya idi. Elinde bir demet papatya ile sıcacık simit almış gelmişti.  Ablasını görmeyeli hayli zaman olmuştu. Elefteria hemen çayı koydu ve simidin yanında en çok sevdikleri zeytinyağlı kekik hazırladı. Bu sırada kız kardeşi anlatıyordu olanları heyecanla. Kekik kokusu sarmıştı her yeri.
Bir taraftan çayları dolduran kadın bir taraftan kardeşine laf yetiştirmeye çalışıyordu. Eftalya evleneceğini söylediğinde ne de mutlu oldu ablası. Söylerken biraz çekingen olmasının sebebi ise Elefteria’nın çok sevdiği kocasını cephede kaybetmesiydi. Kocası askerdi; Yunan asıllı olan ailenin tek oğluydu lakin vefat etmesinin ardından gün doğmamış gibiydi, hep karanlıklar içinde gibiydi.


Bundandır ki yıllardır cam kenarından indirmezdi biberiye çiçeğini. Anlamını iyi bilirdi çiçeklerin. Kocası öldüğünde almıştı “Seni hep anacağım, unutmayacağım” diyordu her defasında.

Yorumlar

  1. Gayet güzel bir anlatım sürükleyici bir romanın içindeymiş gibi.

    Bu arada yeni keşfettim takipteyimBana da beklerim.
    birsenle.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim yorum için seve seve bakacağım sitenize.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar