Hançer Yarası...




Odasında bulunan sehpanın üzerinde, elinde telefonu öylece dalıp gitmişti uzaklara. Telefonun bir ucunda geleceğini planladığı adam vardı. Her şey düzgün gitmiyordu hayatında o sıralarda. Fazlasıyla kaybedişleri olmuştu. Biri de sevdiği adam olacaktı... Lakin hangi cümleler onu kendinden soğutmaya yetecekti ki! Yaşı on sekiz bile değildi henüz bütün o haksızlıkları yaşadığında. Nasıl da yaralıydı yüreği… Hani hançer saplasalar bedenine kanı akmazdı. Elleri buz gibi olmuştu, yaz ayının ortasında kavurucu sıcaklığa rağmen. Kalbi paramparçaydı, söylemek istemediği onca sözü söylemişti sevdiği adama. Nasıl bir imtihandı bu? Rabbi neden bu şekilde sınıyordu onu? Yangın yeri olmuştu kalbi. Biliyordu ki bir çıkışı yoktu ve yapayalnızdı, yaşadıklarının ağır yükünü taşırken.  Sonra içeriden gelen ses ile irkildi. “Defne hadi yemeğe,” diye sesleniyordu annesi. 
Lakin ne ekmek istiyordu ne de su.  Kirletilmiş bedeni tertemiz yüreği olan o adama ağır gelmez miydi? Uzaklar hiç bir zaman yakın olmamıştı o zamandan sonra Defne için…

Yorumlar

Popüler Yayınlar