Yanık Kokulu Rüzgarlar




Katlanamadıkları olur kimi zaman insanoğlunun; durup düşündükleri, susup söyleyemedikleri. Yaşamın hangi kıyısından hangi köşesinden baksa içinden çıkamadıkları olur. İçini kanatır yaralar, söylemekle söylememek ne kadar ince bir çizgiye sahip ise; yaşamakla yaşamamak arası da öyledir.

Devrim de böyle zamanlardan geçiyordu. Koskoca heybeti ile yeri göğü inleten adam şimdilerde incecik çizgide yürüyordu. Yanık kokulu rüzgârlar kokusunu estiriyordu doyamadığı o kadının…
Derin, giderken Devrim’in hayatından;  derin yaralar açmıştı. Kalp kaç defa kırılırdı? Kaç defa onarıla bilirdi ki…

Rüzgâr yüzüne vurdukça, Derin’in saçlarını hatırlar olmuştu bu sıralar.  Kumsala yansıyan güneş parıltısında bulmuştu teninin ışıltısını. Denizin mavisi gözlerini unutturmamıştı.  Maviye çalan sevdalar hiç unutulmazdı…

Yorumlar

Popüler Yayınlar