Mazinin Ayak Sesleri
Taksiden
inip şöyle bir bakındı etrafına. O kadar kırılmıştı ki gururu; “Neden?” diye
soramadı bile. Yollar hiç o kadar uzun gelmemişti ona. Camın hafif aralığından
esen rüzgâr bile içini soğutmaya yetmemişti. Ya akan gözyaşları… Sildikçe
elinin tersi ile akıyordu inatla. Taksiciye parasını ödeyip indikten sonra
elinde valizi ile kalakaldı yolun ortasında biçare. Esen rüzgâr saçlarını bir o
yana bir bu yana savuruyordu. Elleriyle yüzüne savrulan saçlarını toparlayacak
mecali bile yoktu. Yazın ortasında insanın içi yanar mıydı? Bedeni ise ona inat
buz keser miydi? Oluyordu işte…
Mazinin
ayak seslerini duyuyordu her yerde. Bunları yaşayalı yıllar olmuştu. Küçük
kalbi yıllar içinde onarılmayı bekledi öylece. Var gücüyle toparladı kendini.
Ne adını anmıştı, ne de onun adıyla anılmak istemişti yıllardır. O günleri
yaşadığı yerde dolaşırken içini kaplayan sızı inceden dokunmuştu; ta derinlerde
bir yerlere! Zaman Leylayı kocaman kadın yaptıysa da onarıldığını sandığı kalbi
on sekiz yaşındaki hali ile hala orada duruyordu. Film şeridi gibi gözlerinin
önünden geçti yaşadıkları. Azından dökemediği cümleleri genzine kaçmıştı.
Nefesi kesilmişti, bir duvar kenarına yaslandığında gördüğü yazı ne zamandır
oradaydı ki. “Leyla'sını özleyen bir adam.” Gözlerindeki yaşlar tıpkı o gün ki
gibi akıyordu yine baş kaldırırcasına. Yazıya dokundu. Mutlaka o da buralara
uğramıştı bir sonbahar günü.
-Leyla…
Leyla
dönüp bakar ve saçları beyazlamaya yüz tutmuş, gözleri yine aynı bakan adam ile
karşı karşıya gelir.
Çok güzeldi, derinlere maziye yaşanmışlıklara götürdü. Teşekkürler..
YanıtlaSilYorum için teşekkürler. Yüreklere dokunabiliyor isem ne mutlu bana :)
Silİçimi hüzün kapladı, etkileyici bir paylaşım olmuş. Bende aranızda yeniyim, bana da beklerim. Yorum ve önerilerin için şimdiden teşekkür ederim. Takipteyim yazılar için. :)
YanıtlaSil