Eski Mahalleler
Ne zaman bu kadar hırs dolu
olduk? Ne zaman bu denli kendi benliklerimizden vazgeçip başkalarının
yaşamlarına özenip onlar gibi olmaya karar verdik? 90’lı yıllar en güzel yaşlarıma
denk gelmişti. Çocukluk… Sıcak ekmek kokuları, mahalle bakkallarının o kendine
has kokusu, apartmanlardan yükselen; camdan cama konuşan teyzelerin sesleri ile
canlanan mahalleler…
Kaybediyoruz yavaş yavaş. Belli başlı semtlerin halen bu
kültürü taşıyabiliyor olması ne kadar da güzel. Renkli camlar, kapılar; müzayedeye
bile rastlamak mümkün yer yer. Eski eşyaların vermiş olduğu o yaşanmışlık hissi.
Küçük ama şirin dükkanlarda sergilenen; eskilerin anıları şimdilerin eskiye
özlemi oluveriyor. Bir zamanların el emeği, göz nuru ile işlenmiş danteller; renkli,
kadranlı telefonların üzerini süslüyor bir bakmışsınız. Yaşamak daha
eğlenceliydi o günlerde. Evlerimizi dolduran her eşyanın bir anısı olurdu
mutlaka. Zor elde edilirdi, öyle her şey bol bol olmazdı kimi evlerde. Kıyısından
köşesinde tadını almışız 80'lerin kuşağı olarak. Şimdilerde ise sosyal medyadan
ötürü birçoğumuz başkalaşmış hayatları örnek alır olmuşuz. Kim nereye gitmiş?
Kim nasıl giyinmiş? Neden ben onun gibi olamıyorum? Sorularını sorar oluyoruz
belirli bir zaman sonra. Onlar gibi yaşayamadığımız için mutsuzluk kavramı
yakamıza yapışmış oluyor. Kendimizi bu denli yapaylaştırmak ne kadar doğru
tartışılır.
Mutluluk kendinde gizlidir insanın…
Yorumlar
Yorum Gönder