Yanlış Kadın
“-Peki, sen yanlış kadın;
neden canımı bu kadar yakıyorsun her gördüğümde? Gözlerine her
baktığımda kaybolacakmış gibi hissedişim neden?” diye sorularına yanıt ararken
uzaktan gelen ses onun sesiydi. Yorgun düşmüştü aslında onun yolunu
gözlemekten, beklemekten. Bitap düşmüş ruhunun yaralarını elbette başkası
saramazdı. “Halâ her şey sen” dedirtiyordu Yaren’in sesi.
Ne vakit kaldırımlarda otursa, koşup ardından sarılmaları
geliyordu her defasında aklına. Akıl ile kalp arasında ne garip bir bağlantı
vardı. Araf’ta kalmıştı, ona yâr olmayan Yarenin ardından Yasin.
Geceleri bitmek bilmeyen karanlıklar, gündüzlerine doğmayan
günler birbirini kovalarken, yaralarını saracak, üzerine sevda yağmurları
yağdıracak; yağan yağmurlarda birlikte ıslanıp dans edecek Mina’dan habersizdi.
Yaralarını elbette Yaren’den başkası saracaktı. Hayat boyunca böyle duygular
yaşamaz mıydı insanoğlu. Bir gidenin yerini gelen doldurmaz mıydı?
Mina Yasin’in üzerine yağan, baharın en güzel kokularını
barındıran yağmur olmuştu. Yasin, bir kadının gözlerine korkusuzca bakmaya
başlamıştı.
Yorumlar
Yorum Gönder