Zeytinli Poğaça





        Kuş sesleri, kelebekler arada bir değişik öten kuşların cıvıldaşmaları ile güne merhaba diyen Nazlı , içinde bulunduğu sürece ayak uydurmaya çalışıyordu. Evinden kilometrelerce uzak olması geçmişini bir türlü   unutmasına izin vermiyordu ne yazık ki...  
Aslında göründüğü gibi değildi hiç bir şey. Yaşamına yeniden yön vermiş olmasının mutluluğunu yaşıyordu elbette gün be gün. İçinde anlamsızca oluşan  boşluk, kim olduğunu alama çabası sonuç kendisini denize kıyısı olan küçük  bir sahil kasabasında bulmasına neden  olmuştu. Sabahın eren saatlerinde kalkar, mis gibi kokusunu hissederek fırına doğru yol alır ; yolda karşılaştığı sevimli dostları ile merhabalaşıp, onları doyurur yoluna devam eder.  Mevsimlerin pek önemi yoktu burada. Her mevsimin güzelliği  başka olur çünkü.  Nazlı, en çok ilk baharı severdi. Güneş ne çok yakıcı; rüzgar ne çok sert eserdi. Giyimin bile pek anlamı yoktu ; insanlar sohbetleri ile bağlılık kurardı birbirleri ile. Sabah kahvaltısında zeytinli poğaçaya hayır diyemezdi. İçindeki kekik aroması daha bir lezzetli yapıyordu. Damağında bıraktığı o tat, “Egeye iyi ki gelmişim” dedirtiyor onu her seferinde. Her sokak başında girilmez tabelasının olması şehir hayatının keşmekeş trafiğinden uzak kalmasına neden oluyordu. Düşünün ki sabah kalkıyorsunuz ve gün boyu kuş sesleri, sokaklarda sadece insan sesleri duyuyorsunuz. Muhteşem di mi? Sabahın en güzel saatleri bildiği için  çok kalabalıklaşma dan kahvaltısını yapıp güneş ile baş başa kaldığı saatlerin  keyfini sürerdi. Akşam saatlerine doğru rüzgarın değirmenler ile dansını izler; çıkarttığı sesleri dinlerken kendini  kelebekler ile konuşurken bulurdu.    
        
        Kendi cümlelerini kurmadığın bir dünyada  “ben varım” diyebilir mi insan sizce? Nazlının Elinden  adını verdiği hobi dükkanı ile ne çok dost kazanmıştı.  Dükkanın kapısını her açtığında özgürlüğün bir defa daha merhaba diyordu.  

Yorumlar

Popüler Yayınlar