Okunmamış Mektuplar

 


“Yatağımın başucunda duran komodinin üzerine oturup da “Biz artık bittik,” deyişimin üzerinden onca yıl geçmişken, şimdi çıkıp gelmenin sırası mıydı? Hani o yaşadığın şehirde el ele yürümeyi hayâl ettiğimiz yollar var ya… İşte ben, o yollarda sen benden bihaber; uzun uzun senin soluduğun havayı soluyarak yürüdüm. Yıllar sonra…

Bitmek, nasıl bir eylemdir. Nasıl olurdu da hayâl kurarken, o hayâller bir biterdi. Bitiyordu işte…

Kulaklarımda inledi durdu sana yazılmış tüm şarkılar. İçim üşüyordu işte…

İçim üşüdükçe sana sarılıyordum tüm benliğimle, sen benden bihaber…

Yorgun gecelerin ışığında arayışım bundandır seni; ben “biz bittik” deyişimin ardından. Kaç gecenin sabahına seni yazdım: sayısız serzenişlerimle.

Yatağımın başucunda duran komodinin üzerine oturup da “Ben ölüyorum” deyişimin üzerinden onca yıl geçmişken, yine yeniden seni görmek olacak iş miydi?”

 Diye yazan hiç açılmamış olan bir mektuptu tavan arasındaki kutuların birinde bulduğum. Tarifi olmayan bir hissiyat tüm vücudumu sarmıştı. Derken titreyen ellerimi fark ettim.  Yaşım çok genç değildi bu heyecanı kaldıracak kadar. Bu mektubun yanı sıra birçoğu okunmamış mektuplarla doluydu kutunun içi. Sararmış, tozlanmış sahibini bekler bir haldelerdi sanki. Dizlerimin üzerine çöküp oturacaktım ki sızladıklarını hissettim. Eskimiş, tozla kaplı sandığın üzerine oturdum. Tek tek okudum o gün açılmamış ve hiç okunmamış mektupları. Gözlerimdeki yaşlar gözlüğüme, gözlüğümden de kâğıtlara damladı durdu. Tedavi gördüğü sıralarda bir başkasına yazdırmıştı mektupları: onun yazısını tanıyacak kadar da hafızam yitik değildi. Yokluğunda geçirdiğim burhan beni derinlemesine sarsmıştı. Bu mektupları geldikçe saklamışlardı benden demek.

Ölüyorum demişti. Yıkılmışlıkla bitkinlik arasında kalmıştı bedenim; attığım çığlıkları kulaklarım duymuyordu bile. Koşar adım evinin yolunu tuttuğum o günü anımsarım halâ. Kapısının önünde sırılsıklam olmuştum yağmurun altında. Ölü bir adamın yasını tutmamı istememişti. Hayatımda kara bir delik gibi kalmak; adını andıkça kızgınlığım aklına gelsin istemişti nedense.

 Sonbaharın hüzün yaprakları gibi döküldü mektuplar elimden. Okudukça nefes alamadığımı hissettim tavan arasında. Koca bir yük bırakmıştı omuzlarıma okuduğum mektuplardan biri. Düğün gecem den kalma bir fotoğraf ve arkasında yazılmış bir not:  mutlu çiftten sevgilerle…

 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar